Translate

Monday, June 3, 2013

Hubris


Hubris, eski Yunan trajedilerinde gurur ve kibir anlamına gelen bir durumu anlatmak için kullanılan bir söz . Hubris, güce ulaşan bir kişinin gerçekleri görmezden geldiği bir durum aynı zamanda. “Güç sarhoşluğu” diyebiliriz belki.

Hubris,  kendini değerli hissetmek için karşısındakini aşağılama durumudur. Türkiye’de bir kesim ki şu an dünya onların sesini duyuyor, başbakanın kullandığı aşağılayıcı dilden rahatsız.  Sekülerleri alkol alıyorlar diye aşağılayan iki tane ayyaş”  diyerek dışlayan başbakan daha sonra kendi tabanında da ayda yılda iki kadeh alkol alanların varlığından söz ediyor ki bu doğru. Ancak bunu söylemeden önce zaten sınırları çoktan geçmiş oluyor.

Hubris sendromuna kapılanlar, başkalarına kötü davranarak kendi egolarını daha da güçlü hissederler. Maalesef, bu durumda kalanların sonu mutlak başarısızlık ve yıkım. Bu yüzden de durum trajedilerde kullanılıyor. Başbakanın Türkiye’ye bir ivme kazandırmış, darbe korkularını engellemiş, demokrasinin nimetlerinden faydalanarak ideallerini gerçekleştirmiş, pek çok ezilmiş insanın umudu olmuş, Türkiye’de ve dünyada itibar kazanmışken ülkeyi bu duruma sürüklemesinin başka bir açıklaması olamaz.

Başbakan kimseyi dinleyecek gibi görünmüyor. Anlaşılan o ki danışmanlarına da kendisi danışmanlık yapıyor.  İbrahim Kalın, başbakanın talimatı ile Taksim’deki AVM projesini yurt dışında gecikmiş bir tanıtım  (halkla ilişkiler) kampanyası başlatıyor.  Şark kurnazlığı ile de mesajın altına soyadını yazmadan gönderiyor. Tabii ki bilim insanları listesine bir başbakanının siyasi danışmanı olarak giremeyeceği ilk günden belirleniyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün "Mesajı aldık." açıklamasına  Erdoğan “Ne mesajı almışlar ben bilmiyorum.”  diyerek tavrını gösteriyor. Sokaktaki toplulukların mesajı açık: Başbakan’ı istemiyorlar, bunu herkes anladı. Erdoğan,  Gül’ün kendisinden istifa etmesini istememesi için  "Ben mesajı almadım.” diyerek cumhurbaşkanına başka bir mesaj veriyor. Sürekli olarak  kendisinin çoğunluğu temsil ettiğine vurgu yaparak istifa etmeyeceğini gösteriyor.

Abdullah Gül’ün demokrasinin kurumsallaşmasının temel ilkelerinden biri olan demokrasilerde azınlığın huzur, güvenlik ve haklarına saygı göstermeyi dikkate alan  “Demokrasi sadece seçim demek değildir.” sözüne karşılık , başbakan çoğunluğun ona verdiği  hak ve yetkiyi kullandığına vurgu yapıyor. Günümüzde pragmatizm hubris ile yakın anlama gelen bir sözlerden birisi; dolayısı ile, başbakanın bu pragmatist tavrı yine hubris sendromu içinde yer alıyor.

Başbakan kendisi içine düştüğü bu sendromun farkında değil. Durumu birilerinin fark edip önlem alması lazım.

NOT: Solon kanunlarında bu durum yani gurur ve kibir ile başkalarını aşağılama durumu suç olarak görülüyor, Hubris Kanunu zenginin- fakire, güçlünün- güçsüze saygısını düzenliyordu. 







No comments:

Post a Comment