Translate

Tuesday, June 9, 2015

"Cumhurbaşkanının Sorumsuzluğu"ndan Çıkış Yolu

2007 yılında danışmanı olduğun AK Parti milletvekili Mehmet Emin Murat Bilgiç ve Avukat Mustafa Derin ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin "367 tartışmaları" sonucu cumhurbaşkanını seçememesi sebebiyle ‘Cumhurbaşkanını Halk Seçsin’  kampanyası başlattık. (Malesef teklifi bir başka Isparta milletvekili bizden erken davranıp verdi.) O dönemde Sayın Bilgiç için hazırladığım basın görüşmelerinde meclis muhabirleri bana şaka yollu ‘Başkanlık sistemini getireceksiniz.’ diye takılırlardı. Bizim amacımız başkanlık sistemini getirmek değildi. ‘Cumhurbaşkanını Halk Seçsin.’ kampanyasının o dönemde tek bir hedefi vardı o da sistemi kilitlenmekten kurtamak ve işler hale getirmek.

Geldiğimiz noktada Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı halk seçti. Erdoğan alışılagelmiş bir cumhurbaşkanı olmayacağını söyledi ve o şekilde de davrandı. Göreve geldiği 28 Ağustos 2014 tarihinden bu yana bakanlar kuruluna sık sık başkanlık etti; 7 Haziran seçimleri için ilişiği kesilene kadar genel başkanı olduğu AK Parti lehine seçim kampanyası yürüttü. Bu davranışları ile de kendine özgü de facto bir başkanlık sistemini uygulamaya koymaya çalıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geliştidiği tavrın kaynağı 1982 Anayasası'nın vermiş olduğu yetkiler ve Cumhurbaşkanlığı ile ilgili maddelerdeki boşluklardır.

Cumhurbaşkanını halkın seçmesi doğrudan demokrasinin güzel bir uygulaması ve yürütmenin kesintisiz devam etmesi için en kesin yoldur.  Yönetim krizlerine ve askerin siyasete müdahalesine karşı halk desteğinin alınmasıdır. Bu durumda geriye dönüp tekrar cumhurbaşkanını meclisin seçmesini beklemek aynı krizli ortamlara yeniden davetiye çıkarmak anlamına gelecektir.

Çözüm, anayasanın Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenleyen maddelerinin ivedilikle değiştirilmesidir. Bu, demokrasilerdeki güçler ayrılığı prensibinin Türkiye’de iyi bir şekilde oturması ve yasamanın yürütme karşısında güçlenmesi için büyük bir fırsattır.

AK Partili köşe yazarları Recep Tayyip Erdoğan’ın 2015 genel seçimlerinde yürüttüğü kampanya ile  partiye zarar verdiğini yazmaya başladı. Eğer partiden bu yönde karar çıkar ve AK parti bundan sonra yoluna Erdoğan’sız devam etmeye karar verirse, anayasayı değiştirecek çoğunluk oylarını bulmak kolay olacaktır. Bu ihtimale hazırlıklı olmak gerekir.

Muhtemel bir değişiklikte mutlaka gözönüne alınması gereken hususlardan biri ‘cumhurbaşkanının sorumluluğu’ konusu olmalıdır. Cumhurbaşkanları herhangi bir suça karıştıkları, devlet görevini kötüye kullandıkları, anayasaya ve kanunlara aykırı davrandıklarında TBMM tarafından yargılanmalı ve suçlu milletvekillerinin beşte üç çoğunluğu tarafından yapılan gizli oylamada suçlu bulunduklarında görevi ile ilişikleri kesilmelidir. Cumhurbaşkanının muhtemel bir yargılanma sürecinde Cumhurbaşkanlığı görevine Anayasa Mahkemesi başkanı seçimlerin yapılacağı tarihe kadar vekaleten getirilmelidir.

Böyle bir anayasa değişikliği cumhurbaşkanlarının hukuk içerisinde kalmasının ve Türk siyasetinin demokratik kurumlarının işlemesinin  tek çıkar yoludur.







No comments:

Post a Comment