Translate

Saturday, November 30, 2013

Çaresiz Anne : Katrin Schlink


Beyin yıkama ve düşünceyi kontrol altına alma bir kişinin sistematik olarak başka bir kişiyi veya kişileri kendi isteklerini yapması için manipule etmesi sürecidir. Beyin yıkama zaman içinde gerçekleşir ve beyni yıkanan kişiler kendi düşünce, davranış ve kararlarını başkalarının kontrolüne göre geliştiriler.

Boşanmalar sırasında ebeveynlerden biri veya bazen ikisi bu yönetemi çocuklarını elde etmek ve karşı tarafa bu yönde zarar vermek için kullanırlar. Aslında beyin yıkayan ebeveyn çocuğunu gerçekten seven ebeveyn değildir. Onun amacı kendisini istemeyen karşı taraftan intikam almak; onun istediğini (yani çocuğu) ona vermeyerek ona acı çektirmektir.

Alman, İngiliz veya Türk olmak  farklı; anne olmak farklıdır. Bunun için Mersin’de çocuklarını almak için mücadele veren Katrin Schlink sadece anne olduğu için desteklenmelidir. Mahkeme kararı ile kendisine verilen çocukları alıkoyan ve beyinlerini yıkayan babanın, Türk kamuoyunun ve adalet sistemin üstüne çıkmasına izin verilmemelidir. ‘Almanlar ırkçı.’ diyerek kamuoyuna şirin görünmeye çalışan bu kişinin çocularını annelerine karşı kullanmasının önüne geçilmelidir.


Boşanma sırasında beyin yıkama veya zihni kontrol altına alma çocuğa karşı bir şiddettir ve kaba şiddetten daha tehlikelidir. Çocuklar bu tür ebeveynlerin elinden alınmalı ve bu tür ebeveynler çocukları ile sadece uzman denetiminde görüştürülmelidir. Hatta bu tür ebeveynlere psikolojik tedavi uygulanması gerekir.

Friday, November 29, 2013

ABD’DE VE TÜRKİYE’DE DİN EĞİTİMİ



Devletin din eğitimi vermesi devletin dinsizlik eğitimi vermesi kadar yanlıştır. Bu anlamda din derslerinin temel eğitim düzeyinde zorunlu olmaması gerekir. Devletin görevi misyonerlik değildir. Misyonerlik sivil toplumun faaliyet alanıdır.

Amerika’da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri yok da burada dindar yok mu? Aksine son derece dindar Hıristiyanlar var.  (Başka dinlerden insanlar da kendi dinlerinde dindarlıklarını yaşayabiliyor ve gösterebiliyor.) Demek ki devlet öğretmese de insanlar dinlerini öğrenebiliyorlar.

Kimliğin şekillenmesinde zaman ve mekan ana faktörlerdir. Bu ikisi, kimliklerimizin dinamik tarafını oluşturur ve süreç içinde kimliğimizi sürekli şekillendirir.  Bu iki kavramın etkisi altında insanların inanç ve değerleri değişebilir.

Altı yıldır yurt dışında yaşıyorum ve çocuklarım ilkokula burada gittiler. Şimdi kızım ortaokula gidiyor. Burada Hıristiyanlık odaklı zorunlu din dersi olsaydı –bizdeki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi muadili- bundan son derece rahatsız olurdum, bu ülkede yaşamazdım.

Devlet okullarda din eğitimi vermeyerek çocukları belli bir dine zorlamıyor. Din eğitimi sivil toplumda ve ailelerin istekleri doğrultusunda gerçekleşiyor.

Kiliseler Pazar Okullarında çocuklara dinlerini öğretiyorlar. Ayrıca bu dersler çocukların sosyalleşmesi, Pazar günlerini doldurması açısından bir işlev yükleniyor.  (Müslüman çocuklar da kendi Pazar Okullarına gidiyorlar.) Koro vs faaliyetlerle çocukların ilgi ve yetenekleri destekleniyor. Kiliseler ana okulu kuruyor ve aileler çocuklarını buralara isteğe bağlı olarak götürüyorlar. Böylece çocuklar dini kimliklerini dini mekanlar içinde gerçekleştiriyorlar.

Eğitim istemi içinde dini cemaatlerin kurdukları okullarda din eğitimi var. Yani devlet “Özel okullarda din eğitimi veremezsiniz. demiyor. Bu tür okullar -ben bunlardan bir Katolik okulunu biliyorum- her dinden öğrenci kabul ediyor ve yine bu okulda din dersine katılmak zorunlu değil. Yani farklı dinden çocuklar din dersi yerine başka bir derse katılıyor.

ABD’de Hıristiyanlık bitmiyor! Devlet Hıristiyanlık yok olacak bende yok olacağım.’ paranoyasında değil ayrıca! Türkiye’de Alevilik, aileler veya Cem evleri faaliyetleri ile öğretildi de Alevilik bitti mi? Çoğunluk baskısının eğitim alanından çekilmesi Türkiye’nin demokratikleşmesi için gereklidir.


Türkiye’de dini eğitimi faaliyetleri sivil topluma bırakılması ve  devletin zorunlu din eğitimi vermesinin sonlandırılması gerekir. Liselerde seçmeli İslam dersi öğretilebilir. İlahiyat Fakülteleri eğitimlerine devam edebilir. Ayrıca bütün İlahiyat mezunlarına iş bulmak devletin görevi olmaktan çıkmalıdır. Her şeyi devletten bekleyen zihniyetimiz belki bu yolla değişir.

Thursday, November 21, 2013

Dersane Kapatmak mı Bağcıyı Dövmek mi?



Günlerdir dershane kapatma konusunda hükumetin tavrını ve medyanın tepkilerini izliyorum. Hocam Sayın Atilla Yayla’nın yazısı bu konuda oldukça net. Atilla Yayla, dershanelerin geleceğine devletin değil piyasadaki arz-talep dengesinin karar vermesinin doğru olacağına ve hükumetin dershaneleri kapatarak kayıt dışılığı destekleyeceğine dikkat çekiyor.[1]

Dershaneler sadece Türkiye’ye özgü bir olgu değil. Kızım için daha dün bir dershaneye gittim, seviye tespit sınavı sonucunu görüşmek için. Burada da dershaneler var, fakat daha çok etüt merkezi gibi çalışıyorlar. Bir hoca en az bir en çok üç öğrenci ile çalışıyor. Tıpkı Türkiye’deki gibi burada da dershanelerin kendi ürettikleri testleri ve kitapları var. Kimse burada bunları kapatmaya yeltenmiyor. İşin ilgici bunların öğrenci sayısı da Türkiye’deki gibi çok değil. [2]

Bunun çeşitli sebepleri var. Birincisi liseler arasında sınavla öğrenci alma yarışı yok. Özel liseler kendi sınavlarını kendileri yapıyorlar ve öğrencinin derslerdeki başarısı ve sosyal faaliyetlere katılımı ve bu alanlarda başarısı ön planda. Üniversiteye giriş için öğrencilere geniş seçenekler sunuluyor. Öğrenciler ortaokulda ders çalışma yöntemlerini keşfediyorlar. Lisede kendilerine sunulan seçmeli derslerle hangi alanda başarılı iseler enerjilerini o alanda harcıyorlar. Seçmeli dersler sayesinde dershanelere gitmeye ihtiyaç duymuyorlar.

Üniversiteye gitmek öğrencilerin hayatlarının her çağında mümkün. Aynı zamanda iş başvurularında kimse yaşından dolayı ayrımcılığa uğramıyor.

Şunu da söylemek lazım. Liseyi bitiren herkes Harvard’a veya herhangi başka bir üniversiteye giremiyor. Onlarında geçmeleri gereken sınav var ve derslerdeki başarıları ile diğer alanlardaki faaliyetlerini üniversite başvurusunda göstermek zorundalar.

Dershaneleri kapatarak Başbakan Erdoğan okyanus ötesi”nin iç politikadaki nüfuzunu azaltmaya çalışıyor. Bunda bence kişisel hırsları da etkili. Zira Erdoğan ABD ziyareti sırasında Gülen’i ziyaret edememişti ! Bülent Arınç, Gülen ile görüşmüştü. Ayrıca Erdoğan’ın Türkiye’ye çağrısına Gülen’den olumlu cevap gelmemişti.

Erdoğan, sayısal verilere itimat eden bir politikacı. Anket sonuçlarına göre yüzde 50’lerde oy bekliyor. Bu durumda Hoca Efendi’ye onun cemaatinin desteği olmadan da başarılı olacağını göstermek istiyor.

MHP Gülen’e karşı tavır almış durumda. Cemaat oylarının CHP’ye kayması kısa vadede mümkün görünmüyor. Cemaat hazır, fakat CHP hazır değil.

Bu durumda Erdoğan üzüm yemekten çok bağcıyı dövmeye mi çalışıyor diye düşünmemek elde değil.







[1] http://yenisafak.com.tr/yazarlar/atillayayla/dershanelerin-kapatilmasi-nicin-yanlis/41644
[2] http://www.tutoringcenter.com/

Monday, November 18, 2013

ABD’DE TÜRKİYE VE TÜRKÇE ÇALIŞMALARI



Hükumetlerden bağımsız olarak bireylerin kar amacı gütmeden kurdukları dernek, topluluk veya vakıfların ortak adı sivil toplum kuruluşudur. Sivil Toplum kuruluşları çıkar grupları ve baskı grupları olmak üzere iki ana gruba ayrılırlar. Çıkar grupları kendi şirket ve ticari birliklerinin nihai hedeflere ulaşmada siyasiler üzerinde etkili olmaya çalışan gruplardır. Baskı gruplarının hedefi ise doğrudan kendi çıkarlarını kormak değildir. Çevre ve insan hakları grupları bu kapsamda yer alır.
STK’lar kendi bütçelerini kendi oluşturabilecekleri gibi hükumetlerden destek de alabilirler.

Sivil toplumun aktif olarak katılımda bulunması ve devlet bürokrasisinin yavaş işleyen bürokratik yapısı yanında STK’lar etkili hakla ilişkiler araçlarıdır. Uluslarası alanda STK’lar etkili diaspora kuruluşları olarak hizmet verirler.  ABD’de Gülen cemaatine bağlı Amerikan Türk Kültür Merkezleri ve Niagara Vakfı dışında Türk kültürünü tnıtmak ve Türkiye Çalışmalarını artırmak için faaliyet gösteren 18 STK bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı ticari ortaklıklar ve iş amaçlı faaliyetler yürütmekte, bir bölümü eğitim alanında çalışmalar gerçekleştirmektedir.



Amerika’daki Türk Dilleri Öğretmenleri Derneği

Türk dillerinden herhangi birini üniversite düzeyinde öğreten öğretmenlerden oluşan bir topluluktur. Derneğe ayrıca hükümete bağlı dil enstitüleri ile ilgili diğer enstitülerde görev yapan öğretmenler üyedir. Derneğin amacı Türk dilleri, edebiyatları ve dilbilimi alanındaki çalışmaları, araştırmaları ve bu sahadaki eleştirileri desteklemektir.  Amerika’daki Türk Dilleri Öğretmenleri Derneği,
modern ve tarihi Türk dilleri öğretimini, metotlarını geliştirmek ve genişletmek üzere çalışmalarını sürdürmektedir. ABD’de Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesinde standartların rehberini dernek üyeleri hazırlar.  Ayrıca dernek yönetimi, materyallerin bibliyografyanı hazırlar ve öğretmenler için çalıştaylar düzenler.

Amerika’daki Türk Dilleri Öğretmenleri Derneği, 1985 yılında sadece Türkçe Öğretmenleri Derneği olarak kurulmuş; daha sonra 1993 yılında kabul edilen tüzük ile tüm Türk dillerini kapsayacak şekilde genişleme kararı alınmıştır. Derneğin, halen, 50’si aktif olmak üzere toplam  202 üyesi bulunmaktadır.

Türkiye’nin Amerikalı Dostları

1974 yılında İzmir depreminde İzmir’de görevli olan bir albayın ABD’ye döndükten sonra depremi anmak üzere başlattığı toplantıların devamı Türkiye’nin Amerikalı Dostları Derneğininin kurulması için zemin oluşturmuştur.

1982 yılında resmi olarak kurulan derneğin merkezi Washington DC’de bulunmaktadır. Amerikan halkı arasıda Türk tarihi, kültürü ve modern Türk toplumunun tanınmasını amaçlamayan dernek, Amerikalılar ile Türk halkı arasında köprüler kurulmasını hedeflemektedir. Dernek, Türkiye ve ABD arasında kültürel bağların güçlendirilmesi için konferanslar ve karşılıklı yolculuklar düzenlemektedir.

Halen Amerikan Türk Derneği ile aynı çatı altında faaliyetlerini yürütmekte olan Türkiye’nin Amerikalı Dostları Derneği eğitim, kültür ve her türlü konuda dayanışma alanlarındaki faaliyetlerini ABD çapında devam ettirmektedir.


Amerikan Araştırma Enstütüsü

Amerikan Araştırma Enstitüsü,  Türkiye ile ilgili sosyal ve beşeri bilimler alanında Kuzey Amerika ve Türkiye’de araştırma ve değişim programlarını artırmak üzere kurulmuştur. İstanbul ve Ankara’daki merkezleri vasıtasıyla akademik araştırmalara destek verir. Amerikan Araştırma Enstitüsünün merkezi, Pennsylvania Üniversitesinde bulunmaktadır.

1964 yılında Amerika ve Kanada’daki üniversitelerde görev yapan bir grup biliminsanının kurduğu Araştırma Enstitüsü, 1000’e yakın Amerikan ve 500’e yakın Türk araştırma projesini desteklemiş bulunmaktadır. Enstitü ayrıca 1982 yılından bu yana işbirliği yaptığı Boğaziçi Üniversitesine her yıl yoğunlaştırılmış bir şekilde Türkçe öğrenmeye devam etmesi amacı ile burslu öğrenci göndermektedir.

Amerikan Araştırma Enstitüsü  arkeoloji, mimari, sanat tarihi, tarih, arşiv araştırmaları, dil bilimi, edebiyat, müzik, din antropoloji , siyaset bilimi, sosyoloji  alanlarında ve disiplinler arası alanlarda araştırmalar için burslar vermektedir.



Amerikan Türk Toplumu

1949 yılında kurulan Amerikan Türk Toplumu  derneği, Türkiye alanında ABD’de faaliyet gösteren en eski  dernektir. Dernek, Amerikalılar arasında Türkiye’ye olumlu bir imaj verme ve Türkiye ile Türk halkını daha iyi anlamak için bir perspektif geliştirme amacını taşımaktadır. Türkiye’ye yapılacak turizm ile Türk  sanatçılar ve onların eserlerini destekler; Türk tarihi, kültürü ve sanatını ABD’de anlatma amacı taşır.

 Amrikan Türk Toplumu Columbia Üniversitesindeki Türkçe Merkezi ile Türkiye’den ABD’ye değişim öğrencileri programlarını desteklemektedir.


Amerikan Atatürk Topluluğu

Amerikan Atatürk Topluluğu, 1995 yılında Washington da kurulmuştur. Amacı Atatürk’ü tanıtmak olan dernek, akademik düzeyde konferanslar düzenlemek, araştırma bursları vermek ve kaynak kitaplar merkezi oluşturmayı hedeflemektedir.



Türkiye Çalışmaları Enstitüsü

1982 yılında kurulmuş olan Türkiye Çalışmaları Enstitüsü, Georgetown Üniversitesi kapsamında faaliyetlerini sürdürmektedir.  Uluslararası ilişkiler alanında ABD’nin en eski ve büyük kurumu olan Türkiye Çalışmaları Enstitüsü, Amerikan yüksek eğitiminde Türkiye Araştırmalarını destekleyen tek özel eğitim kuruluşudur. Özellikle Amerika’daki Türkiye tarihi  ve kültürü alanlarındaki çalışmaları ve bu çalışmaları gerçekleştiren  biliminsanlarını desteklemek, modern Türkiye’deki ekonomik sosyal ve siyasi gelişmer üzerinde modern araştırmaları desteklemek, Amerikan üniversitelerinin kütüphanelerini kaynak açısından desteklemek,  Türkiye çalışmaları alanında akademik konferanslar düzenlemek , ABD ‘de yayımlanan Türkiye ile ilgili dergi ve kitapları desteklemek ve Türk tarihi toplumu, siyaseti ve ekonomisinin ABD’de anlaşılmasını sağlamak, bu amaçla  konferanslar ve konuşma serileri düzenlemek derneğin faaliyetleri arasındadır.



Türk Amerikan Biliminsanları ve Akademisyenler Derneği

Türk Amerikan Biliminsanları ve Akademisyenler Derneği 2004 yılında kurulmuştur. Derneğin amaçları Türkiye ile ABD arasında eğitim ve bilim alanlarında işbirliği sağlamak Türk biliminsanları ile tüm disiplinlerdeki biliminsanları arasında iletişim ve etkileşim sağlamak, yeni nesil biliminsanı ve akademisyenler yetiştirmektir. Dernek ABD ve Türkiye arasında burs ve bilimsel değişim programlarını ve eğitim olanaklarını desteklemektedir.


Türk Kültürü Vakfı

2000 yılında kurulmuştur. Dünya genelinde Türk kültürü ve mirasını rogramlar ve işbirlikleri ile korumak ve artırmayı hedeflemektedir. Vakıf hibeler araştırma bursları ve öğrenci bursları vermektedir.



Sonuç olarak kuzey Amerika’da yaşayan Türklerin kurdukları ve devam ettirdikleri sayıları 18’i resmi olmakla birlikte 50’yi aşkın dernek ve vakıf ABD’de faaliyet göstermektedir. Bunların büyük çoğunluğu üniversite düzeyinde akademik eğitimi burslar, hibeler ve araştırma bursları yolları ile desteklemektedirler. Konferanslar ve konuşmalar yolu ile iki ülke arasında karşılıklı bilgi akışı sağlanmaktadır.


[1] Willetts, Peter. “What is a Non-Governmental Organization?” UNESCO Encyclopaedia of Life Support Systems, Section 1 Institutional And Infrastructure Resource Issues, Article 1.44.3.7.