Translate

Sunday, June 9, 2013

Başbakanın Dik Duruşları

Başbakan’ın dün Adana Mersin ve Ankara’nın değişik yerlerinde yaptığı konuşmalardan anladığımız kadarıyla, kendisi Gezi parkı gösterilerini ve yurt çapındaki destek gösterileri yine kendi yöntemi ile çözme yolunu tercih etti. Başbakanın kriz çıkarmak ve bu krizleri kendi istediği yöne çevirmek için gerginliği tırmandırma taktiğini daha önce Mavi Marmara olayı sonrasında İsrail cumhurbaşkanına sert çıkışı  (one minute çıkışı) ile görmüştük. Türk hükumeti ile İsrail arasındaki ilişki iyice gerilmiş kopma noktasına gelmişti. Bu konuda hem İsrail hem de Türk hükumetleri ticari ilişkiyi bir koz olarak kullanmışlardı. Konu sadece Türk tarafını memnun edecek şekilde değil, iki tarafı da memnun edecek şekilde, Türk hükumetinin isteğini İsrail’in yerine getirmesi ile sonuçlanmıştı.

Kürt açılımında kriz halkası bu sefer yurt içindeydi. PKK ve BDP ile kriz aynı şekilde tırmandırıldı. PKK arka arkaya 20’li, 30’lu sayılarda asker şehit etti. Erdoğan, PKK’nın ve muhalefetin sert tepkisine rağmen ve BDP ile yaşanan gerginlikler içinde geri adım atmayacağını, askerin devam edeceğini söyledi ve PKK’nın ülke dışına çekilmesini sağladı.

Gezi parkına destek adı altındaki gösterilerde kriz halkasının sınırları daha da daraldı. Hükumet daha soyut bir sorun ile karşı karşıya kaldı. Bu sefer sorun bir başka devlet ile veya bir başka etnik grup ile yaşanmıyor, bireyler ile devlet arasında yaşanıyor. Başbakan, bu sorunu da aynı yöntem ile çözme yoluna gitmeyi tercih etti. Bugün meydanlarda aldığı tavır ile de  ipi biraz daha gerdi.

Başbakan, bu gerilimi çeşitli amaçlarla tırmandırıyor ve kendi üslubunu da aynı amaçlarla değiştirmiyor.

Bunlardan biri başbakanın genç seçmen kitleyi elinde tutmak istemesi. Başbakan Mersin konuşmasında 25 yaşın altında olan gençlere seslenerek onların Türkiye’nin nereden geldiğini tecrübe etmediklerini söyledi, yetiştikleri demokrasi ortamını ise kendilerinin güçlendirdiği konusunda onları uyardı ve seçim çalışmaları için bu kitleyi hedef gösterdi.Taksim’de dağıtılan kandil simitleri, cuma namazı kılanlara gösterilen saygı, Cumhuriyet mitinglerinden farklı olarak, dindarlara açılan kucak; başbakanın kendi tabanındaki gençleri meydanlara toplaması ile sonuçlandı. Başbakan seçimlerden büyük bir zafer kazanmak için gençlere sahip çıkmak istiyor, onları kaybetmek istemiyor. Güçlü lider imajını tazeliyor. (NOT: Meydanlardaki dini hoşgörününün başbakanı harekete geçireceğini tahmin ediyorum.  İktidarı döneminde ağırdan aldığı türban konusunu, bu krizli ortamda çözme yoluna gideceğini ve bu konuda acilen adım atacağını bekliyorum.)

Başbakanın ikinci kaygısı, parti içi ayrılmanın olmaması. MYK toplantısının İstanbul’da yapılması parti yönetiminin çözüm konusunda başbakana seslerini duyurmak istediklerini gösteriyor. Başbakan’ın havaalanında yaptığı konuşma da, bu toplantı öncesinde başbakanın hem parti üyelerine hem sokaktaki göstericilere, hem yurt içindeki seçmenine, hem uluslarası kamuoyuna bir güç ve varlık gösterisiydi.


Başbakan’ın kontrolü elinde tuttuğunu göstermek istemesinin bir diğer sebebi Abdullah Gül’ün durumu ile ilgili. Yumuşak üslubu ile iyi bir devlet adamı imajı veren Abdullah Gül, başbakanın çıkardığı her krizi yumuşak yolla çözme yoluna gitti. Uzun süreden beri sessiz olan Hayrünnisa Gül'ün Reyhanlı’daki patlamalarla ilgili  bir açıklama yapmasına izin verdi. Parti içinde ağırlığı her zaman olan Abdullah Gül, partiyi kendi istediği yöne çevirebilecek güçte. Başbakan seçmenin nabzını tutarak Abdullah Gül’ün kendisine karşı bir girişimi başlatmasını da engellemeye çalışıyor.

No comments:

Post a Comment