Translate

Sunday, October 13, 2013

Amerikada Yaşam: New Orleans : DNA’sında Müzik Olan Şehir


Ortadoğu Çalışmaları Derneğinin yıllık toplantısı 9-13 Ekim’de New Orleans’ta yapıldı. Bu vesile ile New Orleans’ı görmüş oldum. Aslında görmekten öte bu sefer fırsat yaratıp şehri iyice gezdim.

Başlığı rast gele atmadım. Hakikaten bu şehirde müzik nefes gibi içinize işliyor. Müzikten kastım: Caz. Caz, New Orleans’ta doğmuş.  Cazın büyük ustası  Louis Armstrong da.

Şehir,  şimdiye kadar gördüğüm Amerikan şehirlerinden çok farklı.  Önce coğrafyasını anlatayım:  New Orleans, Meksika körfezinde bir liman şehri.  Dünyanın üçüncü ve ABD’nin en büyük nehri Mississippi burada okyanusla buluşuyor. Dolayısıyla dünyanın her yerinden gemiler ticaret için yüzyıllardır buraya geliyor. 



New Orleans adını Fransa’daki  Orleans şehrinden almış. Fransız etkisi halen çok hissediliyor. Şehrin en ünlü alış veriş, eğlence ve yemek merkezi halen Fransız  mahallesi olarak adlandırılıyor. Burada eski Fransız mimarisi aynen korunmuş.



New Orleanslıların İngilizcelerinde de  de Fransız etkisi var.  İspanyolca ve Portekizce’nin de etkisi ile burada melez bir dil oluşmuş.

Dillerin yanı sıra Fransız, Afrika ve Latin Amerika kültürleri burada buluşmuş ve birbiri içinde eriyip yeni bir kültür oluşturmuş. 

Şehrin bir mahallesinin adı Cezayir, başka bir mahallesinin adı Arabiya. Arap ve Cezayirli tüccarların etkisi mi, yoksa yıllardır Fransızlar mı bu adları verdi bilemiyorum. Fakat şunu söyleyebilirim: Burada kültürler evrilmiş, bütünleşmiş bir halde yaşıyor.

Dilden, sofraya  ve yaşam tarzına Amerikan kültüründen farklı olan bu kültüre
Ve bu kültürü taşıyan Fransız ve İspanyol kökenli insanlara Creole (Kreyole) deniyor.

Caz

New Orleans’ta müzik her yerde kulağınızda, karşınızda.  Evinden sabah çıkan şarkı söylemeye başlıyor. Bir kahve içmek için gittiğiniz kafeye hemen müzisyenler geliyor ve caz çalmaya başlıyorlar. Nehrin kenarında otursanız biri size yaklaşıyor ve harika şarkılar söylüyor. Bahşiş vermek kaçınılmaz. Sokaklar, kapıları açık barlar, lokantalarda cazın harika şarkıları  neredeyse yirmi dört çalınıyor, söyleniyor.


Yemekler

Benyesi ve Fransiz kahvesi Cafe Ole burada cok meşhur. Tarihi kilise yakınında Cafe du Monde’de aynı anda –abartmıyorum- yüzlerce kişi beignet (benye)  yiyor. Benye kızartılmış tatlı hamur ve üzerine pudra şekeri ile servis ediliyor. Bizim Karadeniz’de bişi dediğimiz yağda kızartılmış hamurun aynısı.


Etouffee (etüf),  mısır unu ile yapılıyor. İçine deniz ürünleri koyuyorlar. Sos çok özel olduğu için oldukça lezzetli ve doyurucu bir yemek. Sabah kahvaltısından akşam yemeğine her öğünde yeniyor.


Gumbo (gambo) deniz ürünleri ile yapılan bir pirinç çorbası.

Kasırgalar

Okyanus kenarında olduğundan şehri çok kasırga vuruyormuş. New Orleanslıların hatıralarındaki en büyük kasırga, 2005’teki Katrina Kasırgası. Herkes hala ondan söz ediyor. Şehri selden korumak için Mississippi nehri kenarına setler yapmışlar. Fırtınanın yıktığı evleri de yaklaşık bir metrelik ayaklar üzerine inşa etmişler.


Son söz:


ABD herkesin nereden baktığına bağlı olarak özgürlüklerin yaşandığı bir ülke. Dindarlık açısından bakarsanız şehirdeki devasa katedrallerin halen faaliyette olduklarını görebilirsiniz. Fakat diğer yanda alkol tüketimi, kılık kıyafet serbestliği, değişik yaşam tarzları da alabildiğine var.

No comments:

Post a Comment