Translate

Sunday, April 26, 2015

ERMENİLERLE BARIŞMAK I



1915 yılında Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu tarafından Suriye’ye sürüldü. Yönetimin bu kararı niçin aldığı konusunu sonraya bırakarak bugün Ermenilerle uluslarası alanda yaşadığımız problemin sebeplerine taraflara uzaktan bir bakışla analiz etmeye çalışacağım:

2014 yılında Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Ermenilerin acılarını paylaştığını –devlet düzeyinde ilk kez- dile getirerek bugün hayatta olan yakınlarına taziyelerini iletti. Bu insani mesajın, Türkiye’deki Ermeni toplumunda yansımaları genel olarak olumlu oldu. Böylece, Türkiye Cumhuriyeti devleti ilk kez Ermeni azınlığı ile yakınlaştı; onlarla aynı tarafta olduğunu gösterdi.

Bu husumetin tarihsel olmayan sebeplerini şöyle açıklayabiliriz:

Millet formasyonu: Ermeniler için 1915 olayları, İsrail modeline benzeyen bir devletleşme yolunun önünü açabilecek bir araç olarak görüldü. Böylece acılarını yeni kuşaklara aktararak ‘ortak acı’ üzerinden kimliklerini yeniden inşa ettiler. Ancak kuşaklar ilerledikçe rasyonaliteden uzaklaşıp tek taraflı romantizmin kucağına düştüler.

Sözlü tarih yazımı: Belgelere ulaşma yolunun kapalı olması Ermenileri anılar üstünden kurulan ‘sözlü tarih’ yazımına itti.  Bu anıların objektifliğine güvenmek zorunda kaldılar.

Diasporanın gücü: Yurt dışında yaşayan Ermeniler ‘soykırım’ kelimesinin ve diasporanın siyasi alanda gücünü gördüler. Nazilerin Yahudilere uyguladığı soykırım uluslararası entelejensiyanın her zaman desteğini kazandı; böylece yurt dışında Yahudi lobileri bulundukları ülke siyasetinde güç haline geldiler. Ermeniler de aynı yolu izleyerek bulundukları ülkelerde sivil güç konumuna gelmeyi hedeflediler.

Türkiye Ermenileri: Türkiye’de yaşayan Ermeniler ‘millet’ tanımı karşısında daha çok özgürlüklerden yana tavır aldılar. Etnik kimlik siyasetinden ziyade, toplum içinde eşit var olma mücadelesini verdiler; Türk toplumu için  ‘ortak iyi’yi aradılar.

Halihazırdaki Hükumet açısından: Hükumet, 19. yüzyıl Avrupa’sından devşirilen ‘ulus devlet’ inşasında azınlıkları, ve tabii ki dindar çoğunluğu, İttihat ve Terakki’ye olan kinlerinin bir aracı olarak kullanmak için fırsat olarak gördü.  Böylece İttihat ve Terakki’nin kurguladığı ulus devlet inşasının aktörlerini tamamen siyasi alandan yok ederek yeni bir reformun kapılarının aralanmasında Ermeni açılımı diğer açılımların yanında başka bir siyasi bir araç oldu. Nitekim, başbakan Davutoğlu da Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden kurguladıklarını 2013’ten beri sık sık kullandığı ve hükumet programına aldığı ‘revize’ sözü ile destekledi.

Ermeni sorusu, tek taraflı bir soru değildir.  Bugün, karşılıklı kutuplaşmak yerine,  egemen gücün mağduru olmuş olan Ermenilerin acısını anlamak ve geçmişteki terörist Ermeni organizasyonlarının Osmanlı halkına tarihte yaptıklarını birlikte değerlendirmek ve karşılıklı iletişimin, toplumların birbirlerini anlamalarının yolunu açmak gerekir.


No comments:

Post a Comment