Translate

Saturday, April 25, 2015

Din Özgürlüğü: İbadet Özgürlüğü Bağlamında Şapel ve Mescit


Bu yazı saygıdeğer Hocam Atilla Yayla’nın Yeni Şafak’ta yayımlanan Budizm, İslam ve Din Özgürlüğü yazısı üzerine yazılmıştır. [1]

Atilla Yayla, liberalizmin bilimsel ve gerçek yorumu ile Türkiye’ye girmesini ve yayılmasını sağlamış, çok değerli bir bilim insanıdır ve çalışmalarımda beni her zaman nezaketle cesaretlendirmiştir. Kendisine şükran borçluyum.

Atilla Yayla’nın 2013 yılından bu yana yayımladığı yazılarının beni sürekli şaşırttığını söylemek istiyorum. Son olarak yukarıda bahsi geçen yazısı ile bir kez daha şaşırdım. Hoca, İTÜ’deki bir takım öğrencilerin mescit isteklerine karşı rektörlüğün olumlu cevap verdiğini ve bir takım öğrencilerin sadece Müslüman öğrencileri bloke etmek için Budist tapınağı isteme girişimi başlattıklarını özetledikten sonra ikinci grup öğrencileri ahlaksız bir istekte bulunmakla suçluyor.

1.   Devlet üniversitesi rektörünün devlet bütçesi ile üniversite kampüsünde mescit açmasını liberalizmin değerleri ile uyuşturamadım.

2.   Hoca, Batı’daki önemli üniversitelerin ‘şapel’i olduğunu söylüyor ki bu doğru. Ancak şapeller sadece Hıristiyan öğrencilerin ibadethaneleri değildir. Her dinden insan şapelde ibadet edebilir.  Yani bir şapele girip namaz da kılabilirsiniz. Şapel, Atilla Hoca’nın yazısının devamında kullandığı ‘ibadethane’ sözünün tam karşılığıdır.

3.   Hoca, İTÜ'deki Budist Tapınağı talebinin toplumsal bir temeli olmadığını, yani böyle bir ihtiyaç bulunmadığını bildiklerini/bildiğini söylüyor. Böyle bir niyet okumanın da liberal değerlerle uyuşmadığını söylemek zorundayım. Beyanın esas olduğunu hesaba almayan bir liberalizmin kendisi  -din özgürlüğünden önce fikir özgürlüğü açısından- kendisi ile çelişir. 


4.   Hoca yazısında, İslam dininin ibadeti diğer dinlere kıyasla daha yoğun, ibadetleri zamana çok bağlı bir din olduğunu ve bir mescit ihtiyacnın zaruriyetini dile getiriyor.  Bu iddiaya namaz vakitlerinin iki büyük mezhepteki farklılığı, namaz vakitleri arasındaki sürelerin uzunluğu, her türlü mekanda ve şekilde namaz eda edebilmenin mümkünlüğü, kaza yolunun açık olduğu gibi pek çok karşı argümanla desteklemek mümkün. Tabi ki bunların hiçbiri zamanında ibadet etmek isteyenlerin bir ibadethanelerinin olmasını engellemez. Bunları yalnızca hocanın İslam dininin şekilci, Ortodoks yorumuna açıklık getirmek için söylüyorum.


5.   Sonuçta Atilla Yayla’nın ‘Din özgürlüğünü önemsemeli ve din özgürlüğü çerçevesine giren taleplere ayrımsız saygı göstermeliyiz.’ cümlesine sınırsız katılıyor, ABD’de devletin vatandaşına ibadethane, dini lider vs. sağlama gibi zorunlulukları olmadığını; buna rağmen bireylerin halen dindar olabildikleri ve her çeşit ibadethanelerini kendilerinin açma becerisi ve başarısının olduğunu söyleyerek bitirmek istiyorum.

Liberalizmde sadece çoğunluğun hakları değil, azınlığın hakları da korunmayı gerektirir.






[1] http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/atillayayla/budizm-islam-ve-din-ozgurlugu-2010335

No comments:

Post a Comment