Translate

Thursday, August 22, 2013

MURSİ VE DARBEYE GİDEN YOL


Darbe öncesi Mursi yönetimin bir kararları  Mısır’da halen Arap Baharının etkisinde olan kitleleri ve muhalefeti harekete geçirdi. Bunlardan bazıları:

Mursi’nin  Kasım 2012’de kendisine devrimi koruma adına her türlü yasal kararı kendi başına verme hakkını alması.  (Mursi bunu halkı koruma adına yaptığığını söylerken  liberallerin lideri Muhammed El Baradai  onu Yeni Firavun olarak niteledi.)

Kendisine yakın İslamcı gruptan bir kişiyi vali olarak ataması.

Tahıl ithalatını yasaklayarak ekonomiye kendine göre bir düzen vermek istemesi.

Kimler Mursi’ye karşı gösteri yaptılar?

2011’de Tahrir meydanında bulunan İslamcı olmayan fakir, orta ve üst sınıf mensupları ile liberal entellektüeller.

Dış Güçlerin Etkisi?

Mısır’da yerleşmiş bir demokrasi geleneği yok. Merkezi yönetime çok alışkın bir bürokrasisi var.  Mısır, dışarıdan yüksek miktarda petrol ve tahıl ihrac ediyor. Yani dışa çok bağımlı bir ekonomisi var. ABD, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ülkeye doğrudan yardım veriyor. Parayı veren ülkelerin, kendi çıkarları doğrultusunda, Mısır siyasetinde etkin rol oynamaya çalıştıkları veya Mısır halkının geldiği noktada kendi saflarını belirledikleri tabii ki inkar edilemez.


Türkiye de bu yardım trenine eklendi ve hükümet Mısır’a Eximbak üzerinden 1 milyar dolar yardım yaptı. ( Hükümet bu nedenle Mursi konusunda çok ısrarlı. Muhalefet bu yardım hakkında hükumetin meclise açıklama yapmasını isteyebilir. Hükumet, yaklaşan seçim trafiğinde bu yardımı kendi seçmenine açıklamakta zorlanacağa benziyor.)


Mursi’nin Yeni Anayasası:
Mursi yönetiminin halkoyuna sunduğu ve halkın kabul ettiği ancak muhalefetin itiraz ettiği anayasa ülkede bir konsensüs anayasası olmadı. Muhalefet yeni anayasayı bir diktatörlüğe yol açacağı noktasında eleştirdi. İslami Şura anayasal bir kurum olarak yasamanın üstünde yerini aldı. Bu durum muhalefette tedirginliğe yol açtı. Ayrıca Batı ülkeleri bekledikleri bir anayasa bulamadılar.  Erdoğan Mısır meclisinde yaptığı konuşmada seküler bir anayasa altında dindar bir yönetim kurulabileceği konusunda yeni yöneticileri uyarmıştı. Ancak Mursi yönetimi aceleci davrandı ve Sünni ağırlıklı İslami bir anayasa yaptı.


 Mısır’da Askerin Rolü:

Mısır’da askerler ekonomide son derece aktifler. Turizm sektöründen bankacılığa ve üretim sektörüne kadar her yerdeler. Ellerinden bu imtiyazlarının alınmasını istemiyorlar. Lüks otelleri yönetiyorlar ve ülkenin en güzel sahillerini ellerinde tutuyorlar. Mısır ekonomisi turizme dayalı bir ekonomi. Yani askerin elinde.

Ordu içinde de kaynakları yönetme konusunda çekişme var. Arap Baharına kadar Mısır’da yeni generallerin aktif rol alması ve eski geleneği yıkması olası görünmüyordu. Tahrir Meydanında halka ateş açan polise karşılık askerin halkın yanında er alması hem devrimi başlatmış oldu hem de darbe için orduda yeni bir oluşumun temelleri oluştu.

Sonuç:


Mısır’da oturmuş bir demokratik geleneğin olmaması, Mursi’nin ekonomik yeniden yapılandırmada bir takım iç ve dış çevrelerin gelirleri ile oynamış olması zaten kaygan olan zemini onun aleyhine çevirmeye yetmiş oldu. Masum halk yönetici ve asker elitlerin arasında ezildi. “Filler tepişir çimenler ezilir.” Demokrasi çabalarının Ortadoğu’da en iyi açıklayan söz olsa gerek.

No comments:

Post a Comment