Hubris, eski Yunan trajedilerinde gurur ve kibir anlamına gelen bir durumu anlatmak için kullanılan bir söz . Hubris, güce ulaşan bir kişinin gerçekleri görmezden geldiği bir durum aynı zamanda. “Güç sarhoşluğu” diyebiliriz belki.
Hubris, kendini
değerli hissetmek için karşısındakini aşağılama durumudur. Türkiye’de bir kesim
ki şu an dünya onların sesini duyuyor, başbakanın kullandığı aşağılayıcı dilden
rahatsız. Sekülerleri alkol alıyorlar
diye aşağılayan “
iki tane ayyaş” diyerek dışlayan başbakan daha sonra kendi
tabanında da ayda yılda iki kadeh alkol alanların varlığından söz ediyor ki bu
doğru. Ancak bunu söylemeden önce zaten sınırları çoktan geçmiş oluyor.
Hubris sendromuna kapılanlar, başkalarına kötü davranarak
kendi egolarını daha da güçlü hissederler. Maalesef, bu durumda kalanların sonu
mutlak başarısızlık ve yıkım. Bu yüzden de durum trajedilerde kullanılıyor.
Başbakanın Türkiye’ye bir ivme kazandırmış, darbe korkularını engellemiş,
demokrasinin nimetlerinden faydalanarak ideallerini gerçekleştirmiş, pek çok
ezilmiş insanın umudu olmuş, Türkiye’de ve dünyada itibar kazanmışken ülkeyi bu
duruma sürüklemesinin başka bir açıklaması olamaz.
Başbakan kimseyi dinleyecek gibi görünmüyor. Anlaşılan o
ki danışmanlarına da kendisi danışmanlık yapıyor. İbrahim Kalın, başbakanın talimatı ile Taksim’deki
AVM projesini yurt dışında gecikmiş bir tanıtım (halkla ilişkiler) kampanyası başlatıyor. Şark kurnazlığı ile de mesajın altına
soyadını yazmadan gönderiyor. Tabii ki bilim insanları listesine bir
başbakanının siyasi danışmanı olarak giremeyeceği ilk günden belirleniyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün "Mesajı aldık." açıklamasına Erdoğan “Ne mesajı almışlar
ben bilmiyorum.” diyerek tavrını
gösteriyor. Sokaktaki toplulukların mesajı açık: Başbakan’ı istemiyorlar, bunu
herkes anladı. Erdoğan, Gül’ün
kendisinden istifa etmesini istememesi için "Ben mesajı almadım.” diyerek cumhurbaşkanına başka bir mesaj veriyor.
Sürekli olarak kendisinin çoğunluğu
temsil ettiğine vurgu yaparak istifa etmeyeceğini gösteriyor.
Abdullah Gül’ün demokrasinin kurumsallaşmasının temel
ilkelerinden biri olan demokrasilerde azınlığın huzur, güvenlik ve haklarına
saygı göstermeyi dikkate alan “Demokrasi
sadece seçim demek değildir.” sözüne karşılık , başbakan çoğunluğun ona
verdiği hak ve yetkiyi kullandığına
vurgu yapıyor. Günümüzde pragmatizm hubris ile yakın anlama gelen bir sözlerden
birisi; dolayısı ile, başbakanın bu pragmatist tavrı yine hubris sendromu
içinde yer alıyor.
Başbakan kendisi içine düştüğü bu sendromun farkında
değil. Durumu birilerinin fark edip önlem alması lazım.
NOT: Solon kanunlarında bu durum yani gurur ve kibir ile başkalarını aşağılama durumu suç olarak görülüyor, Hubris Kanunu zenginin- fakire, güçlünün- güçsüze saygısını düzenliyordu.
No comments:
Post a Comment