Siyasetçiye Güvensizlik ve Yargının Siyasallaşması
Brezilya’da çoğunluğunu
gençlerin teşkil ettiği göstericiler bir haftadır eylem yapıyorlar. Olaylar, toplu
taşıma ücretlerinin artırılması üzerine küçük bir grubun gösteri düzenlemesi ile başladı.
Sosyal medya aracılığıyla etkileşen insanlar önce büyük şehirlerde sonra ülke
çapında sokağa döküldü.
Polisin göstericilere
karşı gözyaşartıcı bomba kullanması kitleleri tetikledi ve gösteriler 100’den
fazla şehre yayıldı. Her ne kadar devlet başkanı Dilma Rouseff, göstericilere
karşı şiddet kullanılmayacağını açıklasa da polis göstericileri dağıtmak için
gözyaşartıcı bomba kullanmaya devam ediyor.
Halkın sokağa
dökülmesinin sebepleri iki başlık altında kendini gösteriyor: Siyasi partiler
(tabii ki parti liderleri) ve yargıya karşı güvensizlik.
Göstericilerin talepleri,
Türkiye’deki göstericilerin özgürlük ve yaşam biçimlerine saygı taleplerinin
aksine ekonomik temelli. Devlet başkanı
toplu taşıma hizmetlerinin artırılacağı, petrol gelirlerinin eğitime harcanacağı ve sağlık hizmetleri
sunulacağınının sözünü verse de sosyal haklar talebiyle göstericiler halen
sokaktalar. Ayrıca halk vergilerin
azaltılması, yolsuzlukların sona ermesini de talep ediyor.
Brezilya’da ekonomik sebeplerin yanısıra halkın öfkesini
besleyen bir başka olay, halen tutuklu olan pek çok siyasetçinin (benim bildiğim 40’tan fazla
siyasetçi) ceza almasını engellemek için savcıların yetkilerini kısıtlayan bir
kanunun (PEC
37) çıkarılması . Bu kanun yolsuzluklar dolayısı ile
tutuklu bulunan siyasetçilerin ceza almasını engelleyecek.
Devlet mekanizmasında
güçler birbirini frenleyemediğinde ve özellikle muhalefetin cılız kaldığı
demokrasilerde halk kendine görev veriyor.
Özellikle yargıya güven kalmayınca halk kendini sokağa atıyor. Toplumun
uzun vadeli huzuru için yargının siyasallaşmasına izin vermemek gerekiyor.