Beyin
yıkama ve düşünceyi kontrol altına alma bir kişinin sistematik olarak başka bir
kişiyi veya kişileri kendi isteklerini yapması için manipule etmesi sürecidir.
Beyin yıkama zaman içinde gerçekleşir ve beyni yıkanan kişiler kendi düşünce,
davranış ve kararlarını başkalarının kontrolüne göre geliştiriler.
Boşanmalar
sırasında ebeveynlerden biri veya bazen ikisi bu yönetemi çocuklarını elde
etmek ve karşı tarafa bu yönde zarar vermek için kullanırlar. Aslında beyin
yıkayan ebeveyn çocuğunu gerçekten seven ebeveyn değildir. Onun amacı kendisini
istemeyen karşı taraftan intikam almak; onun istediğini (yani çocuğu) ona
vermeyerek ona acı çektirmektir.
Alman, İngiliz veya Türk olmak farklı; anne olmak farklıdır. Bunun
için Mersin’de çocuklarını almak için mücadele veren Katrin Schlink sadece anne
olduğu için desteklenmelidir. Mahkeme kararı
ile kendisine verilen çocukları alıkoyan ve beyinlerini yıkayan babanın, Türk
kamuoyunun ve adalet sistemin üstüne çıkmasına izin verilmemelidir. ‘Almanlar
ırkçı.’ diyerek kamuoyuna şirin görünmeye çalışan bu kişinin çocularını
annelerine karşı kullanmasının önüne geçilmelidir.
Boşanma
sırasında beyin yıkama veya zihni kontrol altına alma çocuğa karşı bir
şiddettir ve kaba şiddetten daha tehlikelidir. Çocuklar bu tür ebeveynlerin
elinden alınmalı ve bu tür ebeveynler çocukları ile sadece uzman denetiminde
görüştürülmelidir. Hatta bu tür ebeveynlere psikolojik tedavi uygulanması
gerekir.
No comments:
Post a Comment