Aile içinde “baba”ların
eşlerine ve çocuklarına karşı kullandıkları otoriteyi bir siyasi liderin
kullanmasına patriarşi (patriarchy) denir. Patriarşinin kelime anlamı tam olarak "babanın yönetimi"dir ve siyasi lider ile yönetim kadrolarının erkek egemen ve kontrolcü olduğu sistemlerin genel adıdır. Patriarşi kaynaklı paternalizm de aynı anlamda bir siyasi terimdir; devlet eliyle yürütülen paternalizm (devlet paternalizmi) bireylerin özgürlüklerini onların iyiliği (!) adına kısıtlar.
Her kültürde ortaya çıkabilen patriarşi maalesef şimdi bizim
siyasi kültürümüzde yeniden göründü.
Bir ailede otoriteryen baba kendi inanç sistemini, yaşam
tarzını çocuklarına ve eşine dayattığında o ailede isyanlar ve huzursuzluklar
başlar. Devlette de yönetenler kendi yaşam tarzlarını ve inanç sistemlerini
dayattıklarınada bu durum toplumda özellikle genç kesimleri tetikler.
Ekonomik kaynakları elinde tutan baba, aile içinde kendi
otoriterliğini haklı görür ve bir süre sonra kendi sunduğu rahat hayat
koşullarına (!) isyan eden çocuklarını veya bazı durumlarda eşlerini anlamak
istemezler. Empati yeteneği olmayan bu tür insanlar aile içinde büyük krizlere
yol açarlar.
Burnunun ötesini göremeyen devletin görevini sadece
bireylerin ekonomik refahını sağlayan bir araç, kendi görevlerini de devlet
mekanizması içinde insanları özellikle gençleri kendi değerlerine göre
biçimlendirme olarak görenler toplumda sürekli gerilime sebep olurlar.
Bugün Atatürk’e toplumu yukarıdan aşağı Batı standartlarında
dizayn etmeye çalıştı diye karşı çıkanlar, kendileri de toplumu yukarıdan aşağı İslami
standartlara göre dizayn etme hakkını kendilerinde görüyorlar.
Devlet yöneticilerinin basını tekel altına almaya ve
bireylerin özel yaşam alanlarını kontrol etmeye hiçbir toplumda hakkı yoktur.
Bu totalitarizmin bir görüntüsüdür
NOT: Seçim şarkısı aramaya gerek yok. Şu şarkı yeter: “Ben
sizin babanızım ben ne dersem o olur.”
No comments:
Post a Comment