Taliban (Öğrenciler veya
Müridler) 1994 yılında Afganistan’ta kurulan bir İslami hareket. Hareketin
çıkış noktası Sovyetlere karşı olmakla birlikte silah ve siyasi destek elde
eden Talibanlar daha sonra güçlerini İslam’ı kendi anladıkları şekli ile tüm
dünyaya yayma ve bu yolda teröre
başvurma yolunu seçtiler.
Her ne kadar adı
Afganistan ile anılsa da Taliban’ın çıkış yeri
PAKİSTAN. Pakistan’a sığınan Afgan mülteciler arasında ortaya çıkan
hareketin menşei ise MEDRESELER. Taliban’ın oluşmasında en büyük rolü Afganistan’da
kendine yakın bir yönetim isteyen Pakistan hükümeti Pakistan gizli servisi eli
ile oynadı. ( Unutmayalım ki Afganistan'daki Mücahitleri Sovyet işgaline karşı ABD, Suudi Arabistan ve Pakistan başından beri destekliyordu.) Taliban, Pakistan’da bulunan medreselerde organize olduktan sonra
15000’e ulaşan sayıdaki militanı ile 1994’te ilk kez harekete geçti ve Afganistan
içindeki bir takım bölgeleri kontrolü altına aldı. Pakistan devlet başkanı Pervez Müşerref
binlerce Pakistanlıyı Taliban ile birlikte mücadele etmesi için Afganistan’a
gönderdiği halde Pakistan hükumeti Taliban’a maddi, lojistik ve askeri destek
verdiğini her fırsatta inkar etti.
2001’de 11 Eylül
saldırılarından sonra ABD’nin Afganistan’daki etkinliği artınca Taliban Pakistan’a kaçmaya başladı ve 2009’a kadar
Pakistan’da örgütlendi. Bugün Taliban Pakistan içinde aktif.
IŞİD’in Irak ve Suriye
içinde aktif hale gelmesinde etkinliği ile gündeme gelen Türkiye’nin gittiği
yolun da benzer bir yol olduğunu söyleyebiliriz. Pakistan ve Türkiye’de bir
İslami hareketin organize olmasında istihbarat örgütlerinin etkin rol oynaması,
başlangıçta Suudi Arabistan ile yapılan
işbirlikleri, her ikisinde de komşu ülkelerdeki rejim değişikliğinde
kendi taraftarı oldukları bir rejimin yönetime gelmesini istemeleri IŞİD ve
Taliban’ın güçlenmesi noktasındaki benzerliklerdir ve Pakistan ve Türk hükumetlerinin ilerledikleri
yolun aynılığına işaret ediyor. Ancak sosyal olaylarda şartları aynı olan her
durum aynı sonucu vermez. Yeter ki koşulları oluşturan insanların davranışları
farklı olsun.
Yeni Şafak yazarı Yusuf
Kaplan Yeni Bir Eğitim Sistemne Doğru adlı yazısında medrese sistemine övgüler
yağdırıyor ve medreselerin yeniden
aktif hale gelmesini teklif ediyor. Yazara göre İslam sadece Müslümanlar için değil, hatta
sadece insanlar için değil, bütün varlıklar için bir nimet. Bu fikir yalnız
yazarı bağlar. Her inanç sahibi kendi inancı için bunu savunabilir. Yazar
ayrıca aynı yazısında bugün Amerika’daki Chicago Üniversitesi’nin medrese
sistemiyle işlemekte olduğunu söylüyor. Chicago Üniversitesinde birkaç kez
bulundum ve orada çalışan dostlarım, arkadaşlarım var. Chicago Üniversitesinde
İlahiyat Fakültesi bulunmaktadır, ancak üniversite son derece modern bir eğitim
kurumudur. Yazarın amacı tartışma ortamlarının yaratılması ve seminer dersleri
ise bunun temeli Eski Yunan okuludur ve medreseler de Eski Yunan okulunun
yöntemlerinden faydalanmıştır.
Yazardan medreseleri
güncelleyelim yerine üniversitelerdeki eğitimin kalitesini artıralım,
öğrencilerin ve üniversite hocalarının daha özgür ortamda bilim yapmalarını
sağlayalım demesini beklerdim.
Bugün medreseleri
güncellemeden korumuş olan Pakistan’ın ve Afganistan’nın boğuştuğu Taliban
benzeri bir oluşumun Türkiye’de ortaya çıkmaması için sözün ucunun nerelere
vardığının dikkate alınması gerekiyor.
NOT: Ayrıca bu yazı ile
aynı gün yayımlanan Ergün Yıldırım’ın Mevlevi açılımı adlı yazısı birlikte ele
alındığında Türkiye’de seküler eğitimin ve seküler grupların yerinin de
tartışmaya açılması gerekmektedir. Çoğunluk partisinden çoğunluk diktasına
doğru adım adım ilerliyoruz; bu durumdan
yakın vadede çıkar sağlayanlar olabilir ancak tek taraflı bu oluşum uzun vadede
her iki grup için tehlikelidir.
http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/yusufkaplan/yeni-bir-egitim-sistemine-dogru-2006550
No comments:
Post a Comment