2014 yerel seçimleri CHP ve MHP seçmenini hayal kırıklığına uğrattı. Gezi
olayları ile iktidar karşısında mağdur olan CHP seçmenleri kendileri için kendi
grupları dışından bir destek bulamazken AKP iktidarıyla ve belediyeler
marifetiyle bir takım maddi imkanlara ulaşan, kendine göre sınıf atlayan, büyük
bir kitle; yeni iş kazanan veya işinde açılım yapan orta ve üst sınıf ve
kendilerini bir siyasi partiye ait hisseden mütedeyyin bir grup dışarıdan gelen
bütün müdahalelere rağmen AKP’ye oy vermekte ısrar etti. Bu kitle, başbakanın otoriter tavırlarını ise
kendilerine sahip çıkan, onları CHP’den ve CHP’li gruplardan gelecek baskılara
karşı koruyacak olan bir güç olarak algıladılar. Bu yüzden AKP’li bakan ve
danışmanlar ile başbakan ve oğlu
arasındaki tape kayıtlarınına karşı refleks göstermediler.
Bu seçimlerde enteresan olan bir başka konu, AKP seçmeninin oyunu sadece
partiler arası bir tercih yaparak kullanması değil; aynı zamanda CHP seçmenine
karşı bir savunma olarak kullanmasıdır. AKP seçmeni tarafından kendilerini aşağılayan ve hakir gören
CHP’lilere karşı AKP’li politikacılar bir sığınma yeri olarak görülüyor.
Başbakanın özellikle CHP’li kitleye karşı kullandığı ayrımcı ve aşağılayıcı dil
ise (gezide kullandığı ‘çapulcular’ sözü) AKP seçmeninde sadece eşit
vatandaşlar olmaktan dolayı yaratması gereken etkiyi yaratmıyor. Çünkü onlar kendine yöneltildiğini
düşündüğü bu dili başbakan aracılığı ile geri yansıtmış oluyor. AKP seçmeni
başbakanı herkesin başbakanı olarak değil kendi başbakanları olarak görüyor ve bu
da onları başbakan etrafında kenetliyor.
AKP’ye oy veren ve teknoloji kullanan orta eğitimli bir kitle başbakan
hakkında çıkan dinleme kayıtlarından rahatsız oldu. Yolsuzluk konusu onların
düşüncelerini biraz karıştırdı. Ancak Dışişleri Bakanlığında üst düzeyde
gerçekleşen konuşmanın kayıtlarının verilmesi bu insanların milliyetçi
duygularına hitap etti ve başbakan da konuyu seçim kampanyasının bir malzemesi
olarak kullandı. Böylece evlerde saklanan milyonları aşkın paralar, yargıya
yapılan müdahaleler, basının kontrol altına alınması unutuldu ve tüm dikkatler
ulusal güvenlik ve casusluk meselesine indirgendi. AKP seçmeni için olayları
analiz edecek zaman kalmadı.
Kanun maddesi açık olduğu halde (Madde 57 – (Değişik:
8/4/2010-5980/6 md.) Siyasi partiler ve
adayların, bu fıkrada belirtilenler
dışında herhangi bir hediye ve eşantiyon dağıtmaları, dağıttırmaları veya
bunların üçüncü şahıslar ya da kurum ve kuruluşlar aracılığı ile dağıtılması
yasaktır.) bir takım partililerce ev ziyaretlerinde götürülen hediyeler AKP ile
kimlik veya maddi bağ kurmamış olan kişileri etkiledi.
No comments:
Post a Comment