Darbe öncesi Mursi yönetimin bir kararları Mısır’da halen Arap Baharının etkisinde olan
kitleleri ve muhalefeti harekete geçirdi. Bunlardan bazıları:
Mursi’nin Kasım
2012’de kendisine devrimi koruma adına her türlü yasal kararı kendi başına
verme hakkını alması. (Mursi bunu halkı
koruma adına yaptığığını söylerken
liberallerin lideri Muhammed El Baradai
onu Yeni Firavun olarak niteledi.)
Kendisine yakın İslamcı gruptan bir kişiyi vali olarak
ataması.
Tahıl ithalatını yasaklayarak ekonomiye kendine göre bir
düzen vermek istemesi.
Kimler Mursi’ye karşı
gösteri yaptılar?
2011’de Tahrir meydanında bulunan İslamcı olmayan fakir,
orta ve üst sınıf mensupları ile liberal entellektüeller.
Dış Güçlerin Etkisi?
Mısır’da yerleşmiş bir demokrasi geleneği yok. Merkezi
yönetime çok alışkın bir bürokrasisi var. Mısır, dışarıdan yüksek miktarda petrol ve
tahıl ihrac ediyor. Yani dışa çok bağımlı bir ekonomisi var. ABD, Kuveyt, Suudi
Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ülkeye doğrudan yardım veriyor. Parayı veren ülkelerin, kendi çıkarları
doğrultusunda, Mısır siyasetinde etkin rol oynamaya çalıştıkları veya Mısır
halkının geldiği noktada kendi saflarını belirledikleri tabii ki inkar
edilemez.
Türkiye de bu yardım trenine eklendi ve hükümet Mısır’a
Eximbak üzerinden 1 milyar dolar
yardım yaptı. ( Hükümet bu nedenle Mursi konusunda çok ısrarlı. Muhalefet bu
yardım hakkında hükumetin meclise açıklama yapmasını isteyebilir. Hükumet,
yaklaşan seçim trafiğinde bu yardımı kendi seçmenine açıklamakta zorlanacağa
benziyor.)
Mursi’nin Yeni Anayasası:
Mursi yönetiminin
halkoyuna sunduğu ve halkın kabul ettiği ancak muhalefetin itiraz ettiği
anayasa ülkede bir konsensüs anayasası olmadı. Muhalefet yeni anayasayı bir
diktatörlüğe yol açacağı noktasında eleştirdi. İslami Şura anayasal bir kurum
olarak yasamanın üstünde yerini aldı. Bu durum muhalefette tedirginliğe yol
açtı. Ayrıca Batı ülkeleri bekledikleri bir anayasa bulamadılar. Erdoğan Mısır meclisinde yaptığı konuşmada
seküler bir anayasa altında dindar bir yönetim kurulabileceği konusunda yeni
yöneticileri uyarmıştı. Ancak Mursi yönetimi aceleci davrandı ve Sünni
ağırlıklı İslami bir anayasa yaptı.
Mısır’da Askerin
Rolü:
Mısır’da askerler ekonomide son derece aktifler. Turizm
sektöründen bankacılığa ve üretim sektörüne kadar her yerdeler. Ellerinden bu
imtiyazlarının alınmasını istemiyorlar. Lüks otelleri yönetiyorlar ve ülkenin
en güzel sahillerini ellerinde tutuyorlar. Mısır ekonomisi turizme dayalı bir
ekonomi. Yani askerin elinde.
Ordu içinde de kaynakları yönetme konusunda çekişme var. Arap
Baharına kadar Mısır’da yeni generallerin aktif rol alması ve eski geleneği
yıkması olası görünmüyordu. Tahrir Meydanında halka ateş açan polise karşılık
askerin halkın yanında er alması hem devrimi başlatmış oldu hem de darbe için
orduda yeni bir oluşumun temelleri oluştu.
Sonuç:
Mısır’da oturmuş bir demokratik geleneğin olmaması,
Mursi’nin ekonomik yeniden yapılandırmada bir takım iç ve dış çevrelerin
gelirleri ile oynamış olması zaten kaygan olan zemini onun aleyhine çevirmeye
yetmiş oldu. Masum halk yönetici ve asker elitlerin arasında ezildi. “Filler
tepişir çimenler ezilir.” Demokrasi çabalarının Ortadoğu’da en iyi açıklayan
söz olsa gerek.
No comments:
Post a Comment