Hala Dilenmesi
Gerek Özürler Var
Osmanlı İmparatorluğu
milleti modern milli kimlikler üzerinden değil dini aidiyetler üzerinden
tanımlıyordu ve kayıtlarını buna göre
tutuyordu. Osmanlı tarihinde Altı Vilayet olarak bilinen Ermeni
tehcirinin yaşandığı bugünkü Doğu Anadolu bölgesinde halkın çoğunluğu Müslüman’dı.
Tüm Müslümanlar imparatorluk nüfusunun % 75 veya 80’ini oluşturuyordu.
Osmanlı İmparatorluğu genelinde Ermenilerin nüfusa oranı ise %8’di.
Justin McCarthy, Turks and Armenians (Türkler ve Ermeniler) [1]
adlı son kitabında Ermenilerin 1915’te bugünkü Kahramanmaraş’tan
başlayarak diğer yerleşim yerlerinden önce Konya’ya sonra Urfa’ya ve
nihayetinde Suriye’nin çeşitli bölgelerine gönderilmelerine idare tarafından karar
verilip sonra uygulanmaya geçilmesi ile ilgili olarak en uygun terimin ‘göçe zorlanma’ olacağını bu durumun soykırım, sınır dışı etme ve katliam terimleri ile açıklanmaması
gerektiğini delilleri ile ortaya koyuyor.
McCarthy, Ermeniler’in sadece zenginlerden oluşan tek
bir kitle olmadığına vurgu yapıyor. Batılı
misyoner okulları ve kendi kiliselerinin okulu vasıstasıyla iyi eğitim alan ve
Batılıların dillerini erken öğrenen Ermenilerin Osmanlı İmaparatorluğunda
ticaret, bankacılık, tercümanlık, ve üst düzeyde bürokratlık gibi görevlerde
bulunduklarını; ticaret ve bankacılık sayesinde zenginleştiklerini belirttikten sonra Anadolu’da yaşayan ve tarım ile uğraşan
Ermenilerin ise genel olarak fakir olduklarını; hatta, bir kısım Ermeni'nin 1900’de yaşanan kıtlık sonrasında
ABD’ye ve Rusya’ya çalışmak için gittiğini ortaya koyuyor (s.94).
McCarthy, kitabında Osmanlı karşıtı faaliyetlerin hangi zeminde
ortaya çıktığını da açıklıyor. Kitapta, Osmanlı İmparatorluğunda faaliyet
gösteren temeli yurt dışında atılmış Rusya destekli Daşnak ve Hınçaklar için şimdiye kadar başka kaynaklarda kullanılan ‘devrimci’
terimi yerine ‘terörist gruplar’ ifadesini kullanıyor (s.35). Ermenilerin orta
ve üst tabakası bu partilerin sosyalist felsefelerine karşı duruyor ancak 19. yüzyılın moda akımı milliyetçilik ve devrimcilik
içinde bulundukları fakirlikten kurtulmak isteyen Ermeniler için bu oluşumları
cazibe merkezi haline getiriyor. Daşnak ve Hınçaklar bu anlamda Ermenilerden
destek alıyor; ancak bu iki grup kendi arasında anlaşamıyor ve birbirlerini
öldürmeye başlıyorlar. Artin, Tachat, Sukias; Anastas; Kahchik Petrosyan adlı
Ermeniler Osmanlı tarafında yer aldıkları için bu gruplar tarafından
öldürülüyorlar (s.69-70). Osmanlı İmparatorluğu, adaleti temin etmek ve
asayişi sağlamak için tutuklamalar gerçekleştiriyor, ancak Ermeni patriği
Osmanlıların ele geçirdiği Ermeni asilerin listesini Batılılara veriyor ve
Batılı ülkeler bu kişilerin salıverilmesi için Osmanlı Devletine baskı
yapıyorlar. Adana’daki Ermeni piskoposu ise bizzat silah tüccarlığı yapıyor.
Türkiye Cumhuriyeti
başbakanı Ermenilerin yaşadıkları acılar için onlardan 2014 yılında özür
diledi. Kitapta delilleriyle sunulan olaylara bakıldığında (bence) karşılıklı
diyalog ortamının ve geleceğin yeniden kurulması için şimdi diğer aktörlerin
özür dilemesi gerekiyor.
19. Yüzyıl sonunda ve 20. Yüzyılın başında yaşanan acılar
vesilesi ile:
Ermenilerin Osmanlı Devletinden :
İran ve Rusya üzerinden
silah kaçırıp Osmanlı topraklarına soktukları,
Ermeni köylüleri isyana
teşvik ettikleri,
Samsun ve İzmit’teki kilislerde
ve manastırlarda silah ve cephane sakladıkları için,
Karahisar (Sivas) telgraf
tellerini kestikleri (s. 121)
Hükumet binalarını
yaktıkları için (s.167)
Ermenilerin Osmanlı Ermenilerinden:
Ermeni tüccarları haraca
bağladıkları,
Ermeni köylülere zorla
silah sattıkları için
Ermenilerin Kürt ve Türklerden:
Van’da hayvanlarını ve
ev eşyaları ile aletlerini çaldıkları, dükkanlarını soydukları (s.166)
Bitlis’te camilerini
yıktıkları ve evlerini yaktıkları (s.167)
Erzincan’da toplu
katliam yaptıkları için (s.171)
Kürtlerin Ermenilerden:
Ermenilerin evlerini
soydukları
Tehcir sırasında Osmanlı
birliklerine saldırdıkları için (s.145)
Rusların Osmanlı
devleti gıyabında Türkiye Cumhuriyetinden:
Kürt aşiretleri ve
Ermeni siyasi oluşumlarına silah desteği verdikleri (s.97-98)
Rus askerleri bizzat
Türk köylerine saldırdıkları, buralarda cinayet soygun ve tecavüzde
bulundukları için (s.170)
Türkiye’de yaşayan
Ermenilerin dini liderinin, Ermeniler adına, gıyabında Osmanlı Devletinden,
Türklerden; Kürtlerden ve Anadolulu Ermenilerden özür dilemesi gelecekte
barışın kurulması adına son derece doğru bir adım olur.
Mustafa Derin Feceatinden sonra...helal olsun...
ReplyDelete