Türk siyasetini
1950’lerden beri muhafazakar eğilimler belirliyor. Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan
Partisi ve AK Parti bu muhafazakar eğilimin görüntüleri.
Statükocu, rejim
bekçiliği ile kilitlenmiş CHP’nin
siyaseti belli bir kuşağı etkilese de genç kuşak orta yaşlı kuşaktan daha farklı. Onların beklentileri kendilerinden yaşlı olan
kuşaktakilerin eşitlik, özgürlük,
kardeşlik motiflerinden sadece özgürlük kısmı ile örtüşüyor. Bu genç CHP’li
kuşak fakirlikte eşit olmayı değil, daha iyi yaşam koşullarında eşit olmayı
istiyor. Beklentileri eski kuşağın olduğu gibi devletten değil; kendileri
girişimci. İş yerleri açıyorlar ve aktif vergi mükellefleri. Devlet memuru olup
‘Salla başı al maaşı.’ ile ay sonunu bekleyecek kanaatkar tipler değiller.
Ekonomide birer aktör olmayı hedefliyorlar. Yıllardır devletten dışlanan
muhafazakar kesimin mecburen oluşturduğu burjuvaziyi şimdi sol görüşlü gençler
gerçekleştiriyorlar. Bu kuşak desteklendiği ve büyüdüğü oranda Türkiye’de
muhalefet güçlenir. Aksi halde ideoloji üzerinden zaman kaybeden eski kuşak
Türkiye’nin yeni kodlarını çözmekte yetersizliğe devam eder.
Türkiye’de muhafazakar
kesim laiklerden daha önce sekülerleşti. Muhafazakarların sisteme tutunabilmek
için sekülerleşmeye ihtiyaçları vardı ve şeriat düzenine geçmeye hevesli
devrimci görüşlerini terk ettiler. Siyasi yelpazenin merkezine geldiler.
Kendilerinden farklı olanlara yakınlaşmak zorunda kaldılar ve yakınlaştıkça da
ortak değerlerini fark ettiler. Onlarla birlikte oldukları taktirde daha fazla
kazanabileceklerini gördüler.
CHP’ye oy veren yeni
kuşak gençler, parti içindeki eskiler gibi izole edilmiş bir ortamda
büyümediler. Eski kuşak başı örtülü kadınları kapıcı dairelerinde veya
evlerinde temizlikçi olarak görürken; bu kuşak onlarla aynı sıraları paylaştı.
Ders çalıştı. Kantinlerde çay içti. Onların da kendileri ile benzer duyguları
yaşadıklarını gördü.
Şimdi sırada sekülerin ya
da laiklerin sekülerleşmesi var. Onlar sekülerleştikçe merkeze yakınlaşacaklar
ve kendileri ile ortak değerleri olan kişilerle inançlarına veya görüntülerine
bakmadan ilkeler boyutunda birleşecekler. Bu süreç yavaş bir süreç fakat nihai
olarak gerçekleşmesi kaçınılmaz bir yol.
Askeri darbelerle kesintiye uğramayan demokrasi en güzel demokrasidir. Su akar
yolunu bulur.
'İdeoloji üzerinden zaman kaybetme' vurucu cümleniz olmuş. Tamda sorunumuz bu, ideolojiye saplanıp kaldık...
ReplyDeleteyeni yazınızı bekliyoruz funda hanım brt haber
ReplyDelete