MİT konusunda
geldiğimiz nokta Türkiye’nin demokrasi serüveninde son derece dikkate değer bir
nokta. İktidar MİT ile düzenlemelere giderken bunu tamamen kötülemek yerine
Milli İstihabarat Teşkilatı ile ilgili düzenlemelerin nasıl daha iyi yapılacağı
noktasında aktif rol almalıdır.
Amerika’da
istihbarat ile ilgilenen iki ayrı kurum var. Herkesin bildiği üzere bunlardan biri FBI
diğeri CIA. FBI yurt içindeki istihbaratı gerçekleştirirken CIA’in asli görevi
dış istihbaratı sağlamak. FBI araştırmasını yaparken yerel polisten yardım
alır. FBI tutukladıklarını polise teslim eder ve bundan sonra yargı süreci
başlar. FBI pek çok vakada yerel polisin isteği üzerine faaliyete başlar. Terörizm,
yabancı ülkelerin ülke içindeki casusluk faaliyetleri, siber savaş, yolsuzluk, kaçakçılık
gibi bazı konularda FBI doğrudan harekete geçer; aksi halde talebe bağlı olarak
hareket eder. Adalet Bakanlığına bağlı olan FBI’in bütçesi meclisten geçirilir
ve meclis tarafından işlem ve eylemleri denetlenir. FBI meclise karşı
sorumludur. Meclis FBI’ın faaliyetlerinden dolayı FBI direktörünü
soruşturabilir; hatta bizzat adalet bakanı hakkında soru önergesi verebilir.
CIA ise
yurt dışı istihbaratını gerçekleştirir. Gerektiğinde yurt içinden de bilgi toplar, ancak FBI gibi
yurt içinde kovuşturma yapmaz. CIA görevlileri topladıkları bilgileri CIA
başkanına doğrudan rapor etmek zorundalar ancak uygulamada kurum içinde yer
alan bir birim Kongre (meclis) ile bağlantı kurmakla görevlidir, ayrıca başkana
da bilgi iletirler. (2001 yılında
Kongre’yi bilgilendirmedikleri için ülkede skandal çıkmış.)
Devlet ile
ilgili son derece gizli bilgiler sadece başkan ve meclisteki istihbarat
komitesi başkanları ile paylaşılıyor, bunun dışındaki bilgiler Kongre’de
(meclis) oluşturulmuş komisyonlar tarafından takip ediliyor. İki meclisli bir
sistemleri olduğu için her iki mecliste de istihbarat komiteleri var.
Temsilciler meclisindeki istihbarat komitesi milletvekillerinden; senatodaki
istihbarat meclisi senatörlerden oluşuyor. İstihbarat komitelerinde biri iktidar
ve diğeri muhalafet partisinden olmak
üzere iki başkan görev yapıyor yani komiteler mecliste çoğunluğu olan partinin
tahakkümünde değil. Ancak tabii ki iktidar partisinin komitelerde daha çok
üyesi bulunuyor. Demokratik temsil esas alınmış durumda. Her konuda olduğu gibi
CIA’in faaliyetlerinde meclis, yürütmenin üzerinde denge ve fren mekanizması
olarak görev yapıyor.
CIA’e
bilgiler 16 farklı organizasyondan geliyor: Bu birimler Savunma Bakanlığı, Enerji Bakanlıği, Emniyet
Teşkilatı, Adalet Bakanlığı, Başbakanlık ve Hazine Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteriyor.
Gelelim
MİT’e. MİT yurt içindeki faaliyetleri dolayısıyla özellikle 1980 sonrasında iyice halkın
nefretini kazanmış; halkın gözünde devletin şiddet aygıtı olarak görülmüş ve
pek çok insanın devlete olan güvenini zedelemişti. MİT’in bu imajı düzeltmesi
ve yeniden yapılanması için bugünkü tartışmalar önemlidir ve gereklidir.
Benim önerim
şimdiye kadar dört parçalı olan ve
Emniyet, Jandarma, Genelkurmay ve MİT eliyle yürütülen istihbaratın iç
ve dış istihbarat şeklinde ikiye ayrılması ve faaliyetlerine hukuk kuralları
çerçevesinde devam etmesi şeklinde. Şöyle
ki
iç istihbaratın Türkiye İstihbarat
Kurumu (TİK) olarak yapılandırılması ve organizasyonun işbirliği yapacağı
kurumların Emniyet ve Jandarma ile sınırlı kalmaması Adalet, Tarım, Gümrük,
Ulaştırma, Çalışma bakanlıklarında kurulacak birimlerle bilgilerin değişik
merkezlerden sağlıklı ve hızlı akışının sağlanması. Bu yolla tek elde
birleşmeyen merkezi gücün birbirini dengeleyeceği kanaatindeyim.
MIT’in ise
tamamen dış istihbarata yönelmesi , hükumetler ile işbirliği içinde çalışması
ve faaliyetlerinden dolayı TBMM’ye karşı
sorumlu olması gerekir.
Bu yapılanma
süreci Türkiye’nin geleceği için çok önemlidir. Bu konuda muhalefet aktif
olmalıdır; iktidarın keyfiliğine izin verilmemeli ülkenin nihai çıkarları esas
alınmalıdır.