Suriye’den gelen büyük
göç dalgası üzerinden siyaset yapmak istemiyorum. Yapılan hatalar yapıldı, geçmiş artık arkada kaldı. Bugünü yarınlar için yeniden değerlendirmek lazım. Üzerlerine bombalar yağan bu
insanların Türkiye’ye sığınmalarını anlamak için, umarım, aynı koşullarda
kalmamız gerekmez. Bugünkü yazımda onların Türkiye sınırları içindeki durumları
hakkındaki düşüncelerimi paylaşacağım.
Avrupa’da Türklerin yaşadıkları duruma benzer bir durumu yakın bir
gelecekte Araplar Türkiye’de yaşayacağa benziyor. Gelen göçmenlerin bir kısmı
sisteme entegre olup bu sistemde kendilerine yer bulacaklar, bir kısmı- ki ben
bunun küçük bir kısım olacağı kanaatindeyim- geri dönecekler ve bir kısmı da Türkiye
içinde marjinalleşecekler.
Bu gerçeklikle yüzyüze geldiğimiz şimdiki noktadan itibaren
bir Göçmen Bakanlığının kurulması
gerekiyor. Bu bakanlık hem Türkiye’nin
verdiği hem de aldığı göçle ilgili olarak çalışmalı. Göçmenlerin sağlık, barınma,
eğitim, çalışma gibi temel sorunları için önlemler alınmaya başlamalıdır. Aksi
halde bu problemi en alt düzeyde insanların çözmesini beklemeye kalkışmak
safdillik olacak. Bunun örneklerini geçtiğimiz aylarda Gaziantep’te yaşanan
olaylar verdi.
Acil olarak çözülmesi
gereken ise Türkiye’ye gelen göçmenlerin dil problemi. Gönüllü vatandaşlar ve STK’lar
vasıtası ile gelen insalara Türkçeyi öğrenmelerinde yardımcı olmak gerekiyor. Türkçeyi
öğretemediğiniz insanları topluma entegre edemezsiniz. Yıllardır Kürtlerin iki
dilli olduğunu kabullenmeyen ve Türkçeyi
öğrenmeleri için çaba göstermeyenlerin düştüğü açmaza düşmemek için işe dil
öğretiminden başlamalıyız.